Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Yanık, basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle görüştü: (2)
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, akran zorbalığının üzerinde çalıştıkları bir konu olduğunu belirterek, “Türkiye’de ilk kez düzenleyeceğimiz Çocuk Meclisi’nde ele alacağımız konulardan biri de Mart sonu akran zorbalığı oluyor, arkadaşlarımız şimdiden çalışmalara başladı.” dedim.
75. Yıl Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’nde gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Burns, soruları yanıtladı.
Yanık, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülen anayasa değişikliği teklifinde aileyi ilgilendiren kararların sorulması üzerine ise, ailenin korunmasına ilişkin hem maddelerde hem de Anayasa’da çok net düzenlemelerin olduğunu söyledi. Başta gençlik ve aile maliyetleri olmak üzere bazı hassasiyetlerin uzun süredir bir “yaşam biçimi” rezerviyle karşılaştığını belirten Yanık, yaşam tarzı tartışmalarının kurbanı olan birçok konu olduğunu söyledi.
“Yasal düzenlemeler açısından herhangi bir zafiyetimiz yok ama uygulamada bazen sorun yaşıyoruz.” Yanan, konuşmasında, kurum ve kuruluşların uygulamasından ziyade toplumsal tepkilerden kaynaklanan zorluklar olduğuna dikkat çekti. Kadına yönelik şiddetin nedenleri arasında alkolün yüzde 70-75 ile ilk sırada yer aldığına işaret eden Yanık, “Ama alkol konusunda tartışma açmak mümkün değil. Direk bir yaşam tarzı engeliyle karşılaşacaksınız.” terimini kullandı.
“Kimse bizden eşcinselliği normalleştirmemizi beklemesin”
Eşcinsellik tartışmalarının “bireysel özgürlüğün” ve toplumsal hayatı etkileyen diğer yüzünün olduğuna işaret eden Yanık, “Eşcinsel vatandaşlarımız da bizim vatandaşlarımızdır. Bu çok açık. Onların haklarını ve haklarını korumak devletin sorumluluğundadır.” yaşam hakkından bahsediyorsunuz ve bundan taviz veremezsiniz ama bir yandan da eşcinselliği normalleştirmek istiyorsunuz, ‘Kimse bizden eşcinselliği kamusal alanda sorun yokmuş gibi kabul etmemizi beklemesin. İkisi çok farklı şeyler. Bu limiti çizelim. Daha sonra konuşalım.” değerlendirmesini yaptı.
Anayasa değişikliğine ilişkin düzenlemede ailenin değil evlilik birliğinin yer aldığını belirten Yanık, “Evlilik birliği kadın ve erkekten oluşur, bunu neden Anayasa’ya yazmak istedik? Burada ortaya koymak istedik” dedi. Bir tavır, bu konudaki duruşumuzu daha net ve keskin bir şekilde, yani anayasal düzeyde, duruşumuzu ortaya koymak istedik.” Aile değerlerinin korunması, evlilik birliği ve çocukların gelişimi açısından çok dikkatli bir süreç yürütülmesi gerektiğine değinen Yanık, dünyada çok keskin bir LGBT propagandası olduğunu ve çok büyük bir ekonomik zemin olduğunu söyledi. Bu noktada hem bireysel hem de toplumsal çalışmaların yapılması gerektiğine dikkati çeken Yanık, çocukların kişisel gelişimlerinin ve cinsel kimliklerinin bastırıldığı örnekler bile gördüklerini ve bunların çok tehlikeli süreçler olduğunu söyledi.
“Dizilerde şiddete yönelik bir adım daha düşünüyor musunuz?” sorusuna yanıt veren Yanık, bu konuda çok üst düzey ve ısrarlı davetlerde bulunduklarını, yasal yaptırımlar gerektiğinde bu anlamda yetkilerini kullandıklarını söyledi.
Yaşlıların e-Devlet gibi dijital platformların kullanımına yönelik çalışmaları olup olmadığı sorusuna Yanık, pandeminin böyle bir gerekliliği ortaya çıkardığına dikkat çekti. Yaşlılara dijital okuryazarlık ve dijital platformların nasıl kullanılacağı konusunda kurumlarda bilgi vermeye çalıştıklarını anlatan Yanık, “Bununla ilgili pilot çalışmalarımız var. Bazı huzurevlerinde ‘Dijital Bahar’ projelerimiz uygulanıyor. Yaşlılarımız yaşlılarımız. gidin kullanın. Yaşlılarımızı mümkün olduğunca dijital platformlarla tanıştırmaya, yaş gruplarına ve ihtiyaçlarına göre ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Çözecek şekilde buluşturmaya çalışıyoruz.” dedim.
“Milli Eğitim Bakanlığı ile çalışıyoruz”
Bakanlığın akran zorbalığı konusunda yaptığı çalışmaların sorulması üzerine Bakan Yanık, bu konunun gündemin en sıcak konularından biri olduğuna değindi. Akran zorbalığının son zamanlarda sıkça duydukları bir sorun olduğunun altını çizen Yanık, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bakanlık olarak üzerinde çalıştığımız bir konu. Mart ayı sonunda Çocuk Şurası yapacağız. Türkiye’de ilk kez gerçekleştireceğimiz Çocuk Şurası’nda konuşacağımız konulardan biri de; akran zorbalığı.Ancak arkadaşlarımız zaten orada beklemeden çalışmalara başladılar.Biz bu konuda farkındalık yaratmaya çalışıyoruz.Milli Eğitim Bakanlığımızla birlikte çalışıyoruz.Süreci nasıl yürütebiliriz diye birlikte çalışıyoruz.Duyuracağız. Bununla ilgili çalışmalarımızın sonuçlarını önümüzdeki dönemde alacağız.”
“Sosyal destek kapsamındaki hane sayısı 4,3 milyon”
“Türkiye’de şu anda devletten sosyal yardım alan kişi ve ailelerin sayısı tam olarak elimizde var mı? Aile Destek Programı’nı genişletmeyi düşünüyor musunuz?” Yanık, soruyu şöyle yanıtladı:
“Aile Destek Programımız kendi içinde çok esnek bir program. İhtiyaç oldukça genişletilebilir, genişletilebilir ve değiştirilebilir. Hanehalkı engelli olarak kaydediliyor.” Yoksul insanlar var mı? Bu yaklaşım doğru değil. Bir kere bu yaklaşım doğru değil. Yardımın bir kısmının alıcısı doğrudan tek bir kişidir, kesişen bir şeydir. Şu an itibariyle 4.3 milyon hane ama bu hane içinde, muhatap olduğu destekler var 202 kişi bir haftada net sayı 2 çıkaracağız.
“Müdahale yetkimiz dava açıldıktan sonra başlar”
İstanbul’da bir genç kızın cinsel istismara uğradığı iddialarına ilişkin dava süreci ve bu konuda Bakanlığa yöneltilen eleştiriler sorulduğunda Yanık, bu konuda çok haksız ve haksız bir şekilde eleştirildiklerini söyledi. Bakanlığın dava açıldıktan sonra başlayan davalara müdahale yetkisinin olduğuna dikkati çeken Yanık, bakanlık nezaretinde olsalar bile soruşturma belgelerinde mağdur lehine yer alma şanslarının olmadığını vurguladı. Yanik dedi ki:
“2 yıldır HKG sorununu bildiğiniz söyleniyor. Kızımız savcılıkla süreci kendisi başlatıyor. Cumhuriyet savcılığına da şikayetler var. Gidecek yeriniz var mı yok mu? karar.Yani doğrudan kurumun nezaretine alınıyor.İstanbul’da deşifre edildiğinde başka bir kuruma havale ediyoruz ve kapatılması için azami hassasiyet gösteriyoruz.Cumhuriyet Savcılığına yazıyoruz 3 Soruşturmanın sonucunu öğrenmek ve dava açıldıysa müdahil olmak için defalarca.Yapabileceğimiz tek şey o arkadaşın mahremiyetini ve güvenliğini sağlamak.Bize sorduklarında bile ‘ Böyle bir insan yok’ açıklamasını bırakın.Aslında benim böyle bir yetkim yok.Aksine bana yasak olan bir davranış biçimi.Can güvenliğimi sağlamam gerekiyor.Olaydan sonra da dahil olun. dava açıldı anne lazım bunu ben yaptım. 2 yıldır duyuyorsunuz ve hiçbir şey yapmadınız, çok yanlış. Bu suçlamayı yapanların çok iyi bildiği bir şey. Bakanlığın bu olayda üzerine düşen sorumluluğu eksiksiz yerine getirdiğini herkes çok iyi biliyor.”
Çocuk, kadın, şiddet ve taciz konularının siyaset üstü olduğunu vurgulayan Yanık, “Siyasiler bunu konuşmasın demiyorum. Bunun üzerinden ideolojik yaygaralar yaparak birbirimize zarar veririz, topluma zarar veririz.” ifadelerini kullandı. Kamuoyunun bilmediği ama bakanlık olarak süreçte olduklarını belirten daha birçok vaka olduğunu belirten Yanık, çocuk ve kadın konusunda, istismar ve şiddetle ilgili tek vakanın olmadığını ancak bunların devam ettiğini kaydetti. süreçte değil. Takip ettikleri ceza davası dosya sayısının 79 bin 557 olduğunu belirten Yanık, tüm bu davaların ülke genelindeki bakanlık avukatları tarafından takip edildiğini söyledi.
“Önemli olan para değil, bu tedavinin o çocuklar için uygun olup olmadığı.
Bakanlığın SMA’lı çocuklarla ilgili yaptığı çalışmaların sorulması üzerine Yanık, şu anda ülke genelinde 2 binin üzerinde SMA hastası olduğunu ve bunların 71 merkezde daha tedavi edildiğini söyledi. Türkiye’nin çok değerli tedaviler için para ödediğini vurgulayan Yanık, şunları kaydetti:
“Sosyal güvenlik sistemimiz açısından tedavi bedeli ödeme kriteri değil. Tedavinin onaylanıp onaylanmadığıdır. Sağlık Bakanlığımız yakından takip ediyor, diğer bazı ilaçların isimleri geçiyor, bunlar da dahil ediliyor. Onay süreci biter bitmez sisteme giriyor.Ama hepimiz biliyoruz ki bazı deneysel ilaçlar var ve çok önemliler.Bir duygu sömürüsü yaratıldı.Şimdi onaylanmamış,tedavisi kanıtlanmış, belirsiz bazı ilaçları bir şeye dönüştürüyorlar. Çocuklar üzerinde deney yapıyorlar ve bir şekilde ailelerinden milyonlarca lira almanın yolunu arıyorlar. Bunu ahlaki bulmuyorum. Gerçekten milyonlarca lira kanser tedavisi veya diğer tedaviler için para ödüyoruz. Buradaki sorun para değil. . Buradaki sorun o çocuklara o tedavinin uygun olup olmadığı, o ilaca onay verilip verilmediği.”
(Bitti)